Bayadır evde oturmaktan sıkılmıştım. Sonunda havalar düzelmeye başladı. Güneşli bir haftasonu planlamanın tam zamanı. İstikametimiz Florya Atatürk Deniz Köşkü. Buraya ulaşmanın bana sorarsanız en keyifli yolu Eminönü'nden trene binmek. Haydarpaşa kullanımdan kaldırıldıktan sonra tarihi bir tren istasyonundan yola çıkmak eskisinden de değerli bana sorarsanız. Her bahaneyi değerlendirmek lazım.
Külüstür banliyö treni pek de çabuk sayılmayacak bir sürede Florya'ya varıyor ama zaten keyif yapmak için düştük yollara, ne aceleniz var. Trenden indikten sonra çok aramanıza gerek yok, Atatürk Deniz Köşkü diye tabelada gösteriyor zaten, hemen sahil tarafında sağa doğru gitmeniz gerektiğini.
Florya tuhaf bir semt. Tarihte tekrar tekrar keşfedilmesi gerekmiş. Bölgenin güzelliğini ilk fark eden Kanuni'nin Baş Defterdarı İskender Çelebi olmuş (Bölgeye İskender Çelebi'nin memleketi Florina'dan esinlenerek Florya denilmiş). İskender Çelebi buraya parklar bahçeler ve bir av köşkü yaptırmış. Şİmdi olsa AVM dikerdi, plazalar yükselirdi.
Daha sonraki yıllarda bölgeye ilgi tekrardan körelmiş ama bu sefer de Atatürk'ün İstanbul çevresine yaptığı bir gezi sırasında ailesinin Florya'da bağları bulunan İstanbul Milletvekili Şükrü Oğuz'un ısrarı sonucu Yeşilköy'den dönerken deniz yolundan Florya'ya geçilmiş.
Bölgenin eldeğmemiş doğasına hayran olan Atatürk buraya bir orman çiftliği ve cumhurbaşkanlığı konutuyla lojmanlar yapılması için emir vermiş.
Büyükşehir belediyesi bu talimat üzerine bir yarışma açar ve yarışmayı genç mimar Seyfi Arkan kazanır. 29 yaşında Almanya dan yeni dönmiş bir mimarın cumhurbaşkanlığı köşkü yarışmasını kazanması tuhaf gözükebilir ama Seyfi Arkan genç yaşına rağmen oldukça parlak bir mimarmış.
Ünlü matematikçiler yetiştirmiş Gelenbevi ailesinin oğlu önce Galatasaray Lisesi ardından Sanayi Nefise Mektebi'ni ( Bugünkü Mimar Sinan Güzeş Sanatlar Üniversitesi) bitirmiş daha sonra devlet tarafından eğitimine devam etmesi için Almanya'ya gönderilmiş. Önce Charlottenburg Technical University, ardından Berlin Yüksek Teknik Okulu ve bu okulda Hans Poelzig ile çalışma fırsatı bulmasının ilerideki mimari karakterini etkilediği söyleniyor.
Dolayısıyla Zeki Sayar, Şevki Balmumcu, Burhan Arif, Sedad Hakkı Eldem gibi sınıf arkadaşları olan birisinin Almanya'dan döner dönmez Güzel Sanatlar Akademisi'nin Şehircilik Bölümüne öğretim üyesi olarak alınması ve cumhurbaşkanlığı konutu gibi önemli bir yarışmayı kazanması aslında pek de şaşırtıcı değil.
Seyfi Arkan, kazıklar üzerinde sahile iskele ile bağlanan L planlı son derece sade bir deniz köşkü, sahilde köşk harici birimler ve bir halk plajı tasarlamış. Yarışmayı kazanmasında etkili olanın projeye dahil ettiği bu halk plajı olduğu söyleniyor. Atatürk, halkla iç içe olma fikrini beğenmiş. Bina modern mimarinin mütevazı çizgileri ve sahip olduğu halk plajı ile devrimi mükemmel bir şekilde yansıtıyordu.
Bana sorarsanız Seyfi Arkan'ın en büyük özelliği devrimi çok iyi anlamış olmasıydı, daha sonra tasarlayacağı işçi konutları da bunun ispatıdır zaten.
Bina dışarıdan Alman modernizmini yansıtıyor demiştim, planlara baktığınızda ise L nin kısa kenarında resmi görüşmelerinde yapılabileceği kısım ken, uzun kenarı ise bir koridora dizilmiş konaklama mekanlarından ibaret. Seyfi Arkan'ın uzun koridorlarda bir sorun görmediği muhakkak. Daha sonraları yapacağı Camlı köşk de buna benzer, yürümeyi seven insanlar için.
Tabi binayı tasarladım, mobilyaları Modoko'dan alırız diye birşey yok o dönem (bu aralar ev düzüyorum, aklım fikrim Modoko'da). Seyfi arkan üşenmemiş her mobilyayı tasarlamış. Sade ve kullanışlı mobilyalar o uzun koridoru affettiriyor diyebilirim. Özellikle Atatürk'ün yatakodasında göreceğiniz bank beni büyülemişti. Çizgilerdeki sadelik Atatürk'ün Cumhuriyet için yaratmaya çalıştığı imajın bir yansıması aslında. Saltanat, altın varaklı, oymalı kakmalı divanlara, masalara avizelere sahipken bunun antitezi olarak Seyfi Arkan'ın Florya Köşkü vardı işte.
Oturma Odası
Çalışma Odası
Toplantı Odası
Mustafa Kemal'in manevi kızı Ülkü'nün Odası
Banyo ve içindeki eşyalar sizi şaşırtabilir. Banyonun büyüklüğü, içinde barındırdığı tartılı berber koltuğu hep bu zorunluluktan.
Köşkün inşaası sırasında Atatürk'ün sağlığı kötüleşir ve doktorların deniz havası tavsiye etmesi üzerine binanın teslim tarihi öne çekilir. Seyfi Arkan kısalan süreyle başetmek için prefabrik malzemeye yönelmiş ve binayı rekor denecek bir sürede,48 günde teslim edebilmiş ve Paşa derhal istirahati için Florya'ya yerleşmiş.
Hani şu Atatürk'ün denize girerken, sahilde uzanmış resimleri vardır ya, işte hepsi o dönemden. Hatta Florya Deniz Köşkü'nü ziyaret ettiğinizde içeride sergilenen eşyalar arasında Atatürk'ün o tanıdık yüksek belli mayosu da var.
Bir de Atatürk'ün ünlü Ertuğrul filikası var. Atatürk'ün bindirme kaplama 11.60m boyunda 1.70 m genişliğinde maun filikayı haliçteki kürek yarışlarını izlediği zamanlarda sık sık kullandığı biliniyor. Hani Atatürk'ün küreklere asıldığı bir fotoğrafı vardır, işte o Ertuğrul.
Paşanın, Floryada konaklaması ve hatta halk plajında kürek çekip denize girmesi Florya'ya olan ilgiyi bir anda arttırmış ve Florya ikinci kez altın dönemini yaşamış.
Konaklaması süresince resmi işlerini de buradan halleden paşa, sadece manevi kızı Ülkü'yü değil yabancı devlet misafirlerini de burada ağarlamış zaman zaman.
Manevi kızı demişken aklıma geldi; Seyfi Arkan'ın Gelenbevi ailesinden gelmesine rağmen neden farklı bir soyadına sahip olduğu dikkatinizi çekti mi? Köşkün inşaası tamamlanız tamamlanmaz, ortaya çıkan eserden çok memnun kalan Atatürk, Seyfi Arkan'ın yeni doğan kızının ismini koyar ( Sur) ve ünlü mimarın soyadını da Arkan olarak değiştirir.
Köklü bir aileden geliyor olmasına rağmen Atatürk'e itiraz edilmezdi herhalde, hele ki Arkan gibi manalı bir ismi size layık görmüşse.
Paşanın desteğini de alan Seyfi Arkan ilerleyen yıllarda bu rüzgarla oldukça yol almış ve hatta adı CHP'nin mimarına çıkmış.
Florya Deniz Köşkü, Florya'ya yeniden hayat getirmiş, mimarına ise bir soy isim ve müthiş bir kariyer sağlamıştır.
Ama sonra İstanbul genişler, Florya şehrin içinde kalır. Polüleritesi geçer. Devir değişir ve değişen devre ayak uyduramayan Seyfi Arkan, çağdaşı Sedad Hakkı Eldem'in ardında kalır ve tepelerde başlayan kariyeri oldukça sönük bir şekilde son bulur. Bugün bile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde Sedad Hakkı Eldem bir tabu iken, Seyfi Arkan'ın adı pek de duyulmaz.
El atsa, bir lahzada çölleri abad eder
Her işinde Münkesirdir, bin kalbi birden şadeder
Öyle bir insan ki, işlerden düşünmez karını
Arkan adında buldu memleket imarını
Yahya Kemal
Kaynak:
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kolleksiyonu
Wikipedia
yazaski.blogspot.com
www.stargazete.com
Fabrika'da Barınmak
isteataturk.com
millisaraylar.gov.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder