Geçen gün bahar temizliği niyetine
kitaplığıma girdim. Yıllardan beri sakladığım defterlerim var.
İçlerinde ne olduğunu ben bile unuttum. Bu defterlerden birini
karıştırırken bir not gözüme çarptı
'' Koolhaas Houselife''
Zamanında not almışım ama daha
sonra ilgilenmeye fırsatım olmamış. Kısmet bugüneymiş diye
geçtim bilgisayarın başına. Bahar temizliği biraz daha
bekleyebilir.
Belgesel, Rem Koolhaas'ın 1998 yılında
Bordeaux'da tekerlekli sandalye kullanan bir müşterisi için
yaptığı evi anlatıyor, Maison a Bordeaux.( Time Dergisi; 1998
Yılı En İyi Tasarım)
Ama belgeselimizin kahramanı evin
temizlikçi kadını. Dolayısıyla belgeselin gidişatını Rem
Koolhaas'ın modern mimari görüşü vs. değil, baya baya bizim
Perihan abla belirliyor.
Evi veya belgeseli çok fazla anlatmak
istemiyorum, internette kolayca bulunuyor. Kendiniz izleyin görün.
Ama şunu söylemezsem çatlarım; o
kadının, üçgen basamaklı dönen merdivenden, elinde elektrik
süpürgesiyle çıkma çabası efsaneydi.
Aslında kendimizi olaya fazla
kaptırdığımızda gerçeklikten nasıl koptuğumuzun resmidir. Sen
kesintisiz manzara diye tüm duvarları cam yaparsan kadın da
perdeleri düzelteyim diye 15-20 dk boyunca yürür.
Brüt beton olsun, malzemenin ham
halini göreyim dersen, Rem Koolhaas da olsan, yaptığın evi su
basar, pencere altlarına eski fanilalarını sıkıştırırlar.
Ama müşterinin Rem'e evi sipariş
ederkenki sözlerini düşünüyorum da belki de bu evi
''engellilere'' bakış açımızı değerlendirdiğim bir yazı
içinde anlatmalıydım.
“Tahmin
edebileceğinin aksine, yalın, basit değil, karmaşık, komplike
bir ev istiyorum. Çünkü, başkalarının aksine, bu ev benim
hayatımı belirleyecek”
Bakmayın böyle durduğuna, aslında nasıl sevimli bir adam anlatamam.
Kaynak: