4 Ağustos 2018 Cumartesi

15 Temmuz 2018 Pazar

Goodwood Festival of Speed


Goodwood Yerleşkesinin ilk binası 1730 senesinde mimar Roger Morris tarafından yapılıyor. 1970 senesine referans vermek gerekirse aynı sene Patrona Halil isyan ederek 3. Ahmet'i tahttan indirdi ve Lale Devri sona erdi. 

''Tuğladan bir Roma buldum, mermerden bir Roma bırakıyorum'' diyen İmparator Agustus, ünlü askeri mimar Marcus Vitruvius Pollio'nun hamisidir. M.Ö 80-15 arasında yaşayan Vitruvius'tan geriye herhangi bir yapı kalmamış olmasına rağmen bugün ismini bilmemize sebep yazdığı on ciltlik De Architectura'dır.
1537'de hümanist filozof Gian Giorgio , genç yetenekli Andrea Pietro della Gondola'yı işe aldı ve onu Vitruvius'un fikirleri ile tanıştırdı. Palladio lakabını (Bilge olan) alan genç adam Roma mimarisinden esinlendiği yapıları ile Venedik'te çok ünlü oldu. Quattro Libri dell'Architecttura'yı (Mimarinin dört kitabı) yayınlaması şöhretini daha da büyüttü.
Kıta Avrupasında Barok tarzın hakim olduğu dönemde İngiltere de Pallian mimari hakim olmuş.
Yani Vitruvius'un MÖ.15'te tamamladığı De Architectura'dan esinlenen Palladio'nun 1537-1580 tarihleri arasında yaptıkları ve yazdığı kitaplardan esinlenen Matther Brettingham 1747-1750 arasında Palladian tarzdaki güney kanadını inşaa etmiş. Vay arkadaş.



Yapının ilk planlanışı parça parça inşa edilerek planın sekizgene tamamlanması imiş. Bu doğrultuda, 1771 yılında Mimar James Wyatt , yapıya kuzey kanadını ekliyor (Bu kısım 1960da yıkılmış).
1800 yılında ise Brettingham'ın güney kanadına Regency State Konutlarını ve ana binanın giriş cephesinin iki yanındaki yuvarlak planlı kuleleri ekliyor.
Goodwood Yerleşkesi bu haliyle bir bile saray yavrusu iken sekizgene tamamlayıp kiminle sidik yarıştıracaklardı bilmiyorum ama ingiliz aristokrasisinin soluğu 3. kanatta kesilmiş.
Goodwood Yerleşkesi bu haliyle gösterişli bir iç dekorasyona fakat oldukça sade bir dış cepheye sahip.

Bugün Goodwood'u haritaya sokan kişi Lord March. Profesyonal bir fotoğrafçı olan Lord, İngiltere'de fotoğrafçılan artık nasıl para kazanıyorsa, 1990'da Goodwood'u satın alıyor, kısa süre sonra da Richmond Dükü oluyor. Dük olmasının, Goodwood'u almasıyla bir ilişkisi var mı bilmiyorum. Ev sahibi olunca Dük mü oluyorsun? Kadro mu açılmasını bekliyor muş, kafamda deli sorular var.

Her neyse! Dük'ün aklındaki plan Goodwood'un eski motor sporu geleneğini geri diriltmek ve bölgeye bir canlılık getirmekti ama tarihi Goodwood pistinde yarış düzenlemeye kalktığında karşısında efsanevi İngiliz bürokrasisini bulmuş. Bürokrasinin engellerinden sıyrılmak için ilk Festival of Speed yarışını kendi arazisinde düzenledi. Hatta adına da yarış değil bir tür gösteri diyerek kendini kanuni engellerden sıyırdı.
Goodwood yarışlarının ilki ve sancak gemisi Festival of Speed. Hillclimb (tepe tırmanışı), Soapbox challenge ( yokuş aşağı yarış), Forest Rally Stage (Orman rallisi), Supercar run (son model arabalar için zaman yarışı), Cartier Style et Luxe; jürili bir otoşov.
Moving Motor Show
Goodwood Revival'ın özelliği ise katılımcı araçların 1940-50-60 dönemi aracı olması.
Goodwood Festivali bir yarıştan çok gösteri. İzleyiciler için getirdiği kıyafet kodu bile buna bir gösterge. Parasını verdim, ister şortla istersem de mayomla gelir gezerin diye bir görgüsüzlük yapamıyorsun.
Qatar Goodwood ise at yarışı.
İşin özü yarış değil de gösteri olduğundan Goodwood'da insanın karşısına çıkacaklaırn sınırı yok gibi. Bu sene Jetpack, çimbiçme makinası ve 1. dünya savaşından kalma bir uçak bile vardı.
Richmond Dükü sadece yarış düzenlemekle de kalmıyor. Her sene heykeltraş Gerry Judah'a festivalde sergilemek üzere bir heykel yaptırıyor. Benim de Festival of Speed ile tanışmam aslında Gerry Judah'ın işlerini görmem ile oldu.
Gerry Judah

2006 Renault-Grand Prix'in 100. yılı. Bilgisayara bağlanan Formula 1 araçları ile Gerry Judah'ın yaptığı sistemi gramafon gibi kullanıp God Save The Queen şarkısını çalmışlar

2017 Bernie Ecclestone'un şerefine yapılmış bu heykel, Formula1'in  multimilyar dolarlık bir yapıa dönüştürmesini kutluyor.

2018 Porsche- Porsche'nin 70. yılında havaifişekten esinlenen bir heykel ile açılışı yaptılar bu sene.

Ulan ben ülkede adam gibi heykel görünce gözlerim yaşarıyor. Isparta, sokak ortasında kafana saksı düşer de hafızanı kaybedersen nerede olduğunu hatırlaman için dev gül  heykelleri ile doluyken adamlar her sene böyle bir şaheser yapıp sonra da söküp atıyorlar! 

Festival of Speed'İ belli bir tarihi yok. Her sene Le Mans ya da Formula1 ile çakışmaması için tarihi ayarlanıyor. İlk senelerde yaşadıkları izdihamdan dolayı seyirciye bir kota koymuşlar. 
Good wood Festival haricinde herhangi bir otel gibi. Gidip konaklayabilir, gezi turlarına katılabilir ya da 5 çayına katılabilirsiniz. Evete ingiliz olunca 5 çayı etkinliğiniz oluyor, kapıda bilet kesiyorsunuz filan.

Goodwood gösterişli bir yapı olmasına rağmen İngiltere gibi bir ülkede  bulunmaz hint kumaşı değil. Ama bugün Goodwood ismi Festival of Speed ile bir markaya dönmüş duruşumda. Maalesef benim bu yazıyı kaleme aldığım gecenin bu saatinde sterlin 6.5TL iken İngiltereye gidip Festival of Speed'i izlemek biraz hayal gibi sanki.  Yine de umudumu yitirmiyorum. Aklımın bir köşesindesin Richmond. Olur da toplumsal statüde basamak atlarsam kapındayım!

Kayak:
Wikipedia (Tabi ki girmedim, deli misin! Yasak oğlum. Sadece eski bir cumhurbaşkanı giriyormuş diye duymuştum)
https://www.goodwood.com (Resmi anasayfası. Aranılan tüm bilgiler burada mevcut az çok. Bilimum instagram hesaplarını da takip etmenizi ayrıca tavsiye ederim)
http://www.gutenberg.org/ebooks/20239 (Herkesi bu kadar etkileyen Vitruvius kimdir derseniz kitabının üzerindeki telifler kalktığından dolayı internetten bu adresteki gibi bedava versiyonlarını bulabilirsiniz. Yok illa arşivimde durması gerek diyenler için 20 küsür TL civarındaydı.

SaveSave

14 Nisan 2018 Cumartesi

Çankaya Atatürk Köşkü - Vedad Tek


Ankara, cumhuriyetten önce bir taşra kasabasıydı. Anadolu’nun kalbinde ve demiryolu ağının kesişim noktasında lojistik açıdan değerli ve askeri açıdan savunulması kolay olduğu için başkent seçilen kasaba hızla büyüdü.
Ruşen Eşref ile yaptıkları at gezintisinde Mustafa Kemal’in bağ bölgesi olan Çankaya’yı beğenmesi üzerine, Ruşen bey Ankara müftüsü Rıfat Börekçi’ye bunu söyler.  Müftünün aracılığı ile Çankaya’daki Kasapoğlu köşkü alınıp Mustafa Kemal’e hediye edilir. 

Köşk dediğime bakma, hepi topu iki katlı bir bağ evi. Ama o zaman ömrünün çoğu cephelerde çamurlu hendeklerde, karargâh çadırlarında geçen Mustafa Kemal’e saray gibi gelmiş olabilir. Zira hiç şikayet etmeden 1921’de buraya yerleşir. 
1923’de karısı Latife hanım Ankara'ya gelir. Burada Barış Manço’dan Ata’ya geliyor; 
‘’El kızı doyar mı çavdar ekmeğiyle, babası büyütmüş baklava börekle’’
1923 yazında evi büyütme çalışmaları başlar.  Mustafa Kemal de olsan tek bir gerçek var, karın mutluysa sen de mutlusun.


Bu devirde bu işin verilebileceği iki adam var; Vedad Tek ve Ahmed Kemaleddin. 
Mimar Kemaleddin orta halli bir aileden geliyor ve ittihat ve terakki yanlısı iken Vedad Tek’in babası önemli valilikler yapmış Sırrı Paşa, annesi ise ünlü bestekar Lale Saz hanım. Dedesi veliyaht Abdülmecid’i sünnet etmiş  daha sonra da sarayın hekimi olmuş. Dolayısıyla Kemaleddin ne kadar sıradan halk ise Vedad Tek de, Osmanlıda ne kadar asilzade olunabilirse o kadar asilzadeydi.
Bana sorarsan  bir cumhuriyet kuruyorsam, yerine kurduğum imparatorlukla böylesine yakın ilişkisi olan bir adamı evimi yapması için tutmazdım.  Ama sanırım mimar Kemaleddin o esnada Kudüs’de Mescid-i Aksa’nın onarımıyla meşgul olduğundan aslında tek seçenek Vedad beydi.
Mustafa Kemal benim kadar kinci olmadığından olsa gerek çok da kafasına takmamış. Hatta Vedad Tek ile oldukça iyi geçinirmiş. 

Osmanlı İmparatorluğu sermimarlığı zamanında bolca yaptığı kamu binalarında hiç bir şey yapamıyorsan simetrik yap mottosunu benimseyen Vedad bey  müstakil konutların en azından cephelerinde daha serbest takılmış. klasik pencere boyutlarını yerine göre bozmuş, cumbalarla oynayarak asimetrik cepheler tasarlamış. Geleneksel motif ve süslemeleri avrupada gördüğü modern akımlarla tekrardan yorumlamasına rağmen plan tipini hiç sorgulamamış. 

Her şeyin ölçütü insandır. Konut mimarisi kadar da insani bir mimari yok. İlk olarak ateşin etrafına dizilmemizle başlattığımız plan kurgusu, ‘’ eniştemin osuruğunu koklamaktan bıktım’’ dememizle bir sofanın etrafını çevreleyen odalara dönmüş, mahremiyet.
Mekanın ortadaki ateş , yangın tehlikesinden dolayı bahçedeki fırına döndü, daha sonra eve giren mutfaklar Vedad Tek döneminde bile bağımsız takılıyordu, ana girişten ayrı kendi girişleri vardı. Vedad Tek’İn ömrünün sonunda çizdiği apartman planları bile bu şekilde.
Zamanla teknoloji gelişiyor ve soğuk kış günlerinde gecenin bir yarısı bahçeye çıkmaya üşendiğimizden Tuvalet- Banyoyu eve dahil ediyoruz. 
İşte Vedad beyin mimarlık yaptığı dönem bu araya denk geliyor. Daha sonraları o sofalar küçülüp giriş holü oldular. Şimdiki evlerde hol bile yok, kapı direk koridora açılıyor.

Rölöve:Yıldırım Yavuz

Büyük bir konak için mevcut bağ evini yıkmak yerine eklerle büyütmeyi seçmiş (resmen sürdürülebilir mimari). Eski yapının önüne ve arkasına ekler takarak evi klasik türk evi plan tipine uyarlamış. İlk olarak Vedad beyin eki olan rüzgarlıktan geçip eski yapının içine Giriş holüne geçiyorsunuz. Giriş holü dediğim bildiğin Sofa. Sofaya girip buradan  Yeşil salon, Yemek salonu ve çalışma odasına dağılınıyor. Başka bir deyişle giriş kat selamlık.
Yemek salonun yanındaki mutfağın asıl girişi arkada. Şimdi bunun sütçüsü var tüpçüsü var, hane mutfakları da otel mutfakları gibi servis alanı muamelesi gördüğünden Vedad Bey’in daha sonradan yapacağı apartmanlarda da mutfaklar ayrı bir girişe sahip olacak.
Üst katta ise yatak odası ve ona bağlı çalışma odası ve kütüphane var. Bina planının herhangi bir klasik türk evinden farkı yok.

 
Giriş Cephesi

Sonradan eklenen kule

 Rüzgârlık

Giriş Holü

Yeşil Salon

Eli Kabul (Çalışma Odası)

Yemen Salonu

Radyo ve Sigara Salonu

 
Üst Kat Hol

Misafir Yatak Odası

Kütüphane

Masanın altında yatan Fox'a dikkat

Çalışma Odası

Ana Yatak Odası

Banyo

Vedad beyin kariyeri boyunca mimari sorgulamaları daha çok cephe ve süslemelerde olmuş gibi. Ama Osmanlı ile  yeni kurulan cumhuriyete iş yapmak arasında fark var sanırım çünkü Gazi Köşkü’nün cephesinde tek parça mavi seramik yok. Son derece sade taş duvarlardan ibaret. 
Yapının arka cephesinde zemin katta sigara odası, üst katta ise çalışma odası olarak eklenen kısım cihannüma olarak tasarlanmış. ( Bu kelimeyi çok seviyorum, cihannüma!)
Cephesi bu kadar sade olan köşkün iç mekanı ise tam bir tezat; tavan süslemeleri, büyük ahşap mobilyalar vs.

Yapılan ekler sonrasında yapıda bazı duvarlar bel vermiş. 1926 yılında tadilat ihtyacı doğmuş. Bu dönemde de Vedad Bey ile hükmetin arası bozulduğundan onarım işini Alman Holzman firmasına veriyorlar. Onlar da hazırladıkları raporda Vedad Beyi itin götüne sokmuş afedersin ‘’Hayret bu bina bu zamana kadar nasıl çökmemiş, bunu yapan mimar mecnun herhalde’’ filan demişler. ( yuh!)

1927 yılında Ernst Arnold Egli’nin davet üzerine Ankara’ya gelmesi ile Türk Mimarisinde Kemaleddin-Vedad Tek devri kapanıyor. Osmanlının bu son mimarları yerlerini Ernst Arnold Egli, Clemens Holzmeister’e bırakıyorlar.   Özellikle Mimar Kemaleddin’in işleri acımasızca elinden alınıp Ernst Arnold Egli’ye verilmiş. 

Mütevazı bir köşk olan Gazi Köşkü , cumhurbaşkanlığı konutu olarak yetersiz kalınca yanına yenisinin yapılma işi  1930’da Clemens Holzmeister’a veriliyor. O da Pembe Köşk olarak da bilinen Çankaya köşkünü inşaa ettiriyor.   
Vedad Tek’İn Gazi köşkü imkansızlıklar yüzünden sade bir cepheye sahipken Pembe Köşkün suratsızlığı Holzmeister’İn mimari tarzının bir sonucu.  Holzmeister’in bu köşkü tasarlarken Türk Evinden ne kadar etkilendiği,  cephede yaptığı uzun açık koridorun Türk evindeki Hayat’ın modernize edilmiş hali olduğu, havuzlu orta holü ile ilgili yazılar okudum. Yani yuh!

Simetrik Plan kurgusuna karşı hislerim zaten Belli. Cephede cumbalar var ama sadece ön yüzlerinde pencere var. O zaman  neden cumba?  Efendim cepheyi geri çekmiş de Hayat olmuş da, biliğin açık koridoru bana 10 liraya satılan fincanda sallama çay gibi kakalıyorlar sanki.
Holzmeister’in suratsız mimarisinin değersiz olduğunu söylemiyorum. Genelkurmaya yaptığı binayı beüenirim mesela. Çünkü adamın tarzı kışla yapmaya uygun. Devlet binası dendiğinde aklıma gelen orantısız, süslemesiz, özensiz bina cephelerinin ilk mimarı Holzmeister.
Bayrağı daha sonra yabancı mimarlardan devralacak olan Seyfi Arkan ve Sedad Hakkı Eldem de tek parti döneminde insan ölçeğinin üstünde binalar tasarlayacaklardı ama oranlara daha hakim olduklarından böyle saçmalıklar yapmadılar. 
Ohh, Clemens’e kinimi kustuğuma göre Gazi köşküne dönebiliriz.

Pemba köşkün gelişiyle Gazi köşkü boşa çıkar. Bugün yapı müze köşk olarak hizmet veriyor.  Bir klasik olarak pazartesileri kapalı, haftaiçi ise randevu ile girilebiliyor. Haftasonu , eğer bayram değilse 13:00-17:00 arası randevusuz ziyaret edilebiliyor.  hazır çankaya yerleşkesine girmişlen Seyfi Arkan’ın Atadan köşküne de bir kafayı uzatıp bakarım diyorum.

Kayak:
M.Vedad Tek Kimliğinin İzinde Bir Mimar _ Afife Batur
Son Dönem Osmanlı ve Çağdaş Türk Mimarlığında ‘’Oryantalist’’ Yaklaşımlar _ Prof.Dr.Yıldırım Yavuz
https://www.tccb.gov.tr/cumhurbaskanligi/yerleskeler/muze_kosk/muze/

http://www.goethe.de/ins/tr/ank/prj/urs/geb/geb/cum/trindex.htm