28 Mart 2014 Cuma

Deniz Müzesi

Havaları güzel bulunca haftasonu kendimizi dışarı attık. Havayı güzel görünce benim rotam bellidir; ya Moda derim ya da Bağdat Caddesi. Açıkcası Taksim'in kalabalığı yoruyor beni. Özellikle Arap turist akınından sonra iyice soğudum. Ama geçenlerde değişiklik olsun, vapur keyfi yapalım diyip Beşiktaş'a geçtik.
Fırsat bu fırsat Beşiktaş'taki Deniz Müzesine daldık. Bayadır merak ediyordum bu müzeyi. Çanakkaledeki müzenin travmasını hala daha atlatamamış bünyeme ilaç gibi geldi diyebilirim.
Bina yarışmayla seçildi. Teğet mimarlıktan Mehmet V. Kütükçüoğlu, H. Ertuğ Uçar ve Hande Köksal'ın imzaları var projenin altında.
Proje hakkında arkiterada okuduğum tasarım kriterlerine baktığımda bazı şeylerin uygulamada değiştirildiğini sanıyorum.
Bu projeyi anlatma olayını hiç anlamadım. Arkadaş, 1/1 'e kadar tasarlıyorsun projeyi, ama yok biz anlamadık. Bize bunu bir anlat. Arkadaş, kompozisyonum kuvvetli olsa sözelci olurdum. Up uzun cephesi var müzenin, çin seddi gibi gözükmesin diye dilim dilim yaptık.  Dolmabahçe'de başbakanın konutu var. Kadıköy iskelesini her an kendi özel iskelesi yapabilir, bu yüzden müzeye sahilden giriş vermeye gerek görmedik,Beşiktaş tarafından giriyoruz mu desin? Ne desin?
Ama şunu söyleyebilirim, iç avlu ,tasarım kriterlerinde bahsedildiği kadar aktif değil. Hatta müzeyi gezdikten sonra avluyu farketmeden çıkıp gidebilirsiniz bile.  Giriş avlusunun ortasında, üst kata çıkan bir merdiven var ama bu merdiven kapalı. Herhalde hala daha tamamlanmamış birşeyler var. Yok ama üst kata hiç çıkılmayacaksa carlarım, servis merdivenini giriş holünün ortasına mı koydunuz diye.
Girişte sizi Atatürk'ün kayıkları karşılıyor. Arkasındaki duvarda ise Atatürk'ün şu ünlü kürek çekerkenki fotoğrafı. Aklıma Florya Köşkündeki kayığı geliyor. 
Ana salondaki Saltanat kayıkları müzenin esas kolleksiyonu. Kolleksiyon hiç değişmeyeceği için binayı da rahatça kayıklara göre şekillendirebilmişler. Dış cephede kullanılan bakır, içeride havalandırma kanallarını gizlemekte de kullanılmış.
Açıkcası bayıldım. tavandaki çaprazlar, havalandırma kanalları, bakır kaplı kanallar vs. tam benlik.
 Benim canımı sıkan zemindeki vinller.  Böyle bir müze tasarlıyorsun ama kullandığınız bitiş malzemesine bak!
Saltanat kayıkları muhteşemler. İşlemeler, detaylar. Ama bu kayıkları incelemek boyu benim gibi 1.70 biri için tam bir karın ağrısı. Sonuç olarak müze benim gibi kayıkların fotoğradını çekebilmek için smaç basar gibi kollarını kaldıran insanlarla dolu. 
Ama iyi bir makinayla üst kattan köprülerden daha rahat resim alabilmeniz mümkün.
Alt katta ise gemilerdeki ahşap işçiliği sergileniyor. Bizim marangozlar görse bileklerini keserler.

Detay dediğin...



Keyif pezevengi dediğin...











Kaynak: Arkitera

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder